Universal Patient Rights Association Logo

ÜYELİK

ŞİKAYETİM VAR

BİZE ULAŞIN

[vc_row][vc_column][vc_column_text]Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD) olarak farklı zamanlarda HIV’le yaşayanların maruz kaldıkları hak ihlallerine dikkat çekmeye çalıştık. Toplumda HIV ile ilgili farkındalığın artırılması için gerek Dernek olarak bizler, gerekse de HIV’le yaşayanların hakları ve yaşadıkları mağduriyetlerle ilgili farkındalık yaratmaya çalışan aktivistler, örgüt ve derneklerin çalışmalarına hasta hakları perspektifinden katkı koymaya gayret ettik. 1988 yılından beridir AIDS ve HIV konusunda farkındalığı artırmak, AIDS hastalarının ve HIVle yaşayanların yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek ve küresel mücadeleyi teşvik etmek için belirlenen 1 Aralık Dünya AIDS gününü geride bıraktık. Geçtiğimiz haftalarda HIV’le yaşayan bir mahkumun mahremiyet hakkının ihlal edilerek, damgalanması AIDS ve HIV farkındalığı konusunda ülkemizin hala çok yolu olduğunu göstermiştir. Üzülerek görüyoruz ki, ülkemizde HIV’le yaşayanların tedaviye erişim hakları, mahremiyet hakları ve yeniliklerden yararlanma hakları hala ihlal edilmeye devam ediyor. HIV’le yaşayan ve vatandaş olmayanlar insanlık dışı bir uygulama sonucu sınır dışı ediliyor ve tedaviye erişim hakları engelleniyor.
Bu konuda önümüze, “toplum sağlığına karşı risk oluşturuyorlar”mazereti konuluyor. Daha önce uzmanların da görüşlerine yer verdiğimiz açıklamalarımızda, bu uygulamanın ne hastanın sağlığına, ne de “korunduğu” iddia edilen toplum sağlığına katkı sağlamak şöyle dursun, aksine bireylerin saklanmasına neden olarak daha fazla risk oluşmasıyla sonuçlanıyor.

HIV’le yaşayanlar tedaviye erişebildikleri zaman bulaştırıcı değildir!

Bir diğer vahim durum ise HIV’le yaşayanların mahremiyet hakkının gözetilmemesi ve bunun da normal karşılanması. Bunun son örneği ise HIV’le yaşayan bir mahkumun sağlık durumunun basın yayın organlarında haber yapılması. Konu ile ilgilenenler bilmelidir ki, HIV’le yaşayanlar yeni teknolojilerden yararlanma haklarını kullanabildikleri durumlarda hastalığı bulaştırma gibi bir risk taşımazlar. Pozitif Düşün İnisiyatifi aktivistlerinin de konu ile ilgili yaptıkları ve uzman görüşlerine dayanan bilgilendirmelerinde belirtildiği üzere: “Antiretroviral ilaçların her gün düzenli olarak kullanımı sonucu kanda dolaşan virüs miktarı belirlenemeyecek düzeye iner ve tedavinin yaşam boyu sürdürülmesiyle virüs miktarının bu düzeyde tutulması hedeflenir. 3 ya da 6 aylık periyotlarda virüs miktarını ölçen Viral Yük testleri uygulanarak HIV pozitif kişinin kanındaki virüs miktarı düzenli olarak kontrol edilir. Viral yükün belirlenemeyecek düzeyde olması kişinin sağlıklı kalmasını sağlar. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki viral yük belirlenemeyen düzeydeyse HIV’in cinsel yolla bulaşma olasılığı yoktur.” Bilinmelidirki HIV’le yaşamak ne suçtur ne de toplum sağlığına tehdittir. Gerekli tedaviye erişimin sağlanması sonucunda hem HIV’le yaşayanların sağlık risklerini azaltarak hayat kalitelerini artırır, hem de toplum sağlığı daha etkin bir şekilde korunmuş olur.
EHHD olarak toplumu, bu konuda farkındalığını artırmaya ve sansasyon yaratmaktan öteye gitmeyen haber ve ifadelere inanmadan önce doğrusunu öğrenmeye davet ediyoruz. Ancak, bundan daha elzem olan şey yetkililerin bir an önce HIV’le yaşayanların karşılaştıkları sorunlar ve yeni tedaviler ile ilgili konunun uzmanları ve hak temelli örgütlerle işbirliği içerisinde insan ve hasta haklarına paralel uygulamaları hayata geçirmeye çağırıyoruz.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]