Universal Patient Rights Association Logo

ÜYELİK

ŞİKAYETİM VAR

BİZE ULAŞIN

Sağlıkta Sistemsizlik ve Hasta Hakları Yasasının Eksikliği Güvensizliği Körüklüyor!

Covid-19 pandemisinin olumsuz etkileri hala devam eden bir dünyada peşi sıra gelen yıkıcı doğal afetler, ekonomik kriz, yakın coğrafyamızda şiddeti artan çatışmalar temel insan haklarının korunmasını zorlaştırmaktadır. Bu güvensiz ve şiddet içeren iklimde genelde insan haklarının, özelde ise hasta haklarının önemini üstüne basa basa vurgulamak ve evrensel olarak üzerinde anlaşılmış asgari müştereklerin korunması için mücadele etmek her zamankinden daha fazla ihtiyaç halini almıştır.

İçinden geçtiğimiz bu dönemde temel hakların korunması için verilecek bu mücadelenin kaderi sadece merkezi otoritelere ve karar vericilerin inisiyatifine bırakılamaz. Bu nedenle sivil toplum olarak sesimizi daha da yükseltmemiz gerektiği inancından hareketle, her yıl 26 Ekim Dünya Hasta Hakları Günü’nde yayınladığımız basın bildirilerine bir yenisini eklerken, atılan ve atılmayan her adımı izleyip raporladığımızı ve günü geldiğinde kamuoyu ile paylaşacağımızı hatırlatırız.

 

Tedaviye erişim hakkından yararlanmak daha da zorlaşmıştır!

2002 yılından bu yana hasta haklarının Kıbrıs’ın kuzeyinde yasallaşması için mücadele veren Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD), her yıl 26 Ekim Hasta Hakları Günü’nünde geride kalan yılın hasta hakları açısından bir değerlendirmesini yapmakta ve yönetenlere ve sağlıktaki tüm paydaşlara çağrılar yapmaktadır. Üzülerek belirtmek isteriz ki, geride bıraktığımız yıl ve içinden geçmekte olduğumuz dönem hasta haklarının sistematik bir biçimde ihlal edildiği, olmayan sağlık politikaları nedeniyle hasta ve hasta yakınlarının mağduriyetlerinin katlanarak arttığı bir dönem olarak kayda geçmiştir.

Halihazırda yıllardır devam eden ve çözüm bekleyen sorunlara, reçete/ilaç sistemsizliği nedeniyle yeni mağduriyetler eklenmiş, konu ile ilgili yürütülen soruşturmanın yarattığı belirsizlik ve karmaşa da sigortalıların ilaca erişimini büyük ölçüde zora sokmuştur. Bunun yanında Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi de dahil olmak üzere birçok kamu hastanesinde hekimler tarafından istenen kimi laboratuvar testlerinin kit olmadığı için yapılamadığı ve böylece tedavilerin de geciktiği bilgimizdedir.

Sağlıktaki tüm bu sorunlar ve güvensizlik ortamında hastaların; ki sağlık hizmetinden yararlanan herkesin “hasta” olduğunu düşünürsek, diğer bir deyişle toplumun tamamının sağlık hizmetlerinden düzenli yararlanamamasına neden olduğunu söyleyebiliriz. Hasta haklarının yıllardır yasallaşamaması da bunların üzerine tuz biber ekmektedir. Toplumda sağlık hizmetlerine karşı oluşan korku, endişe ve güvensizlik hissinin  giderilebilmesi için karar vericilerin, sağlığın ve ülkemizde yaşayanların sağlık haklarının korunmasının diğer tüm konulardan önce geldiğini anlaması ve bu doğrultuda harekete geçmesi gerekmektedir.

Sağlıkta önce durumu tespit edip, soruna yönelik politikalar belirlemek bilimin emrettiğidir!

Yıllardır vurguladığımız bir konuyu tekrardan üzerine basarak hatırlatırız. Yeni dönemde sağlıkta kapsamlı bir veri tabanı oluşturulması ve böylece bir sağlık haritasının oluşturulabilmesi yönünde gerek yürüttüğümüz AB tarafından finanse edilen  Hasta Hakları İzleme Projesi kapsamında  bizlerin, gerekse de yöneticilerin adımlar atmakta olduğu bilgimizdedir. Ancak, bütün bunların bilimsel bir biçimde ve düzenli yapılabilmesi için kamu kaynakları kanalize edilmeli ve bu konu önceliklendirilmelidir.

Sağlık verilerindeki bu eksiklikler, yönetenler ve karar vericilerin sağlıktaki gerçek tabloyu görmelerini engellemektedir. Sağlıkta sürekli günübirlik ve yama çözümler üretmek, üzülerek belirtmek isteriz ki, ülkemizin zaten kıt kanaat olan sağlık bütçesini çarçur etmektir. 

Sağlık, üreten ve çalışan insanımız ve geleceğimizin yarınları olan çocuklarımız, geçmişimizi temsil eden yaşlılarımız için birinci sırada gelir. Sağlıksız bireyler ülke ekonomisine katkı yapamayacağı gibi, ekonomik yükü artırır. Mutsuz bir toplum yaratır. Sağlık, diğer tüm politikalar belirlenirken birinci unsur olmalıdır ve sağlıkta mutlaka kısa-orta ve uzun vadeli politikalar oluşturulmalıdır. Ekonomi politikalarından, gıda güvenliğine, çevre düzenlemesi ve inşaat izinlerinden, ticari konulara kadar tüm konularda sağlık faktörü göz önünde bulundurulmalı ve atılacak her adımda, yapılacak her yasa ve düzenlemede birincil sırada dikkate alınmalıdır. Sağlığın belirleyici olduğu karar alma süreçlerinde doğal olarak sağlığa ayrılan bütçenin de ne kadar artırılması gerektiği daha iyi anlaşılacaktır.

 

Kaybedecek bir günümüz bile yoktur

Bizler sivil toplum olarak, kapasitemiz yettiğince sağlıktaki paydaşlarla düzenli iletişim içerisinde olmaya özen gösteriyor ve hasta ve hasta yakınlarının menfaati için geniş tabanlı iş birlikleri ve dayanışmanın büyümesi için mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Ancak sağlık hakkı söz konusu olduğunda, özellikle de belirsizlik ve kriz ortamının korkutucu boyutlara ulaştığı bu dönemde, toplumun tüm kesimlerini daha erişilebilir, daha sürdürülebilir kamu sağlık hizmetleri için taleplerini yükseltmeye ve yönetenler üzerinde de etkin bir baskı unsuru oluşturmaya çağırıyoruz. Sağlıklı bir toplum için kaybedecek bir günümüz bile yoktur!

Bize ulaşın

Gelin birlikte hak arayalım!

Bizimle olun

Gönüllü olmak ister misiniz?

Bize Ulaşın

Formu doldurup bize ulaşın

Sorularınız, bizimle paylaşmak ihtiyacı duyduğunuz hikayeniz, yaşadığınız bir olay veya aklınıza takılan haklarınızla ilgili her hangi bir konuda lütfen bize ulaşın, birlikte güçlenelim.

11 + 5 =

Gönüllü ol, Bağış Yap, Hak Savun. Hemen Bugün Bize Katılıp Gücümüze Güç Kat!

Bizi Arayın: 0392 228 83 37